12 Kasım 2007 Pazartesi

ORDU

ORDU;
Vatanı milleti düşmanlardan korur, Aldığı ve alacağı önlemlerle düşmanlara göz açtırmaz. İstihbarat mekanızmasıyla düşmandan bir adım önde olur. Korumalığını üstlendiği halkın gururudur. Öyleki o halk yardım kampanyası yapıldığı zaman koşa koşa , bağıra çağıra elinden geleni yapar. Çocuğunu, başına kına yakarak cepheye gönderen annenin kuzusunu kendi keyfi için kullanmaz, aksine bir emanet edasıyla sahip çıkar.
Baş Komutan gibi ölen düşmanının naaşına sahip çıkar, ailelerine "Onlar artık bizim evlatlarımızdır" diye mektup gönderir. Cami de hutbe verir ve ruhunu teslim almaya gelen meleğin selamını alır.

ORDU;
Profesyonel askerlerden ikinci güç diye korkar, 3,000 dağ ayısına 150,000 kuzuyla saldırır. 10 kilometre mesafe için 10,000 metreden gelecek istihbaratı bekler. Aynı 10 kilometrede başörtülü olduğu istihbaratını alıp Başkomutanının ölüm yıldönümünde onu anmaya gitmez.
Koruduğu halkın oylarıyla başına getirdiği hükümetinin gizli tezkere yazısını kendince akretide ettiği gazetecilere açıklar. Geri gönderdiği cevap yazısına verilecek yeni cevabi beklemeden kendince akredite ettiği gazetelere siyasi parti edesıyla "Onlardan hareket bekliyoruz" diyerek halk gözünde küçük düşürmeye çalışır. En çok yalanladığı gazeteleri akredite eder. savaşırken dahi kendinden haber tırtıklamak için, mensubu gibi davranan muhabirin amirini telefonla arayarak seviyeyi küçültür, ertesi gün toplantıya yine de onu davet eder.

ORDU;
Çanakkale'de savaşan Atalarının istisnasız hepsinin ceplerinden çıkan Ayet-el Kürsi leri unutur, gümüş yüzük takanları bünyesinden çıkarır. Koreye giden askerlerin Esenboğada kıldığı Cuma namazını görmezden gelir.

ORDU;
...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Arkadaslar ordumuzun basörtüsü politikasini kiniyorum unutmayin bizim dinimiz İSLAM bazi kisiler bunu unutuyor gelecek hicte ümitli degil unutmayin biz dünyaya sinava geldik ne güzeldir ki dogru yolu bulmus bir milletiz kafirlerin öbür dünyadaki halini düsünemiyorum selametle...