Hergün bir tane altın aldığı yılana,hastalandığı zaman gönderdiği oğlunun altınları toptan alabilmek için yılanı öldürme girişimini ve yılanın da adamın oğlunu öldürdüğü hikayeyi hepimiz biliriz. Her ne kadar adam oğlunun ölümünden sonra kuyruğu kopan yılandan özür dilese de yılanın verdiği cevap evrenseldir;
-Sende bu evlat acısı, bende bu kuyruk acısı varken...
Bir araya gelememizin yegane nedeni "Evlat acısı-Kuyruk acısı" ikileminin arasında bir yerde sıkışmıştır. Öyleki teşbih i ciddiye alıp bu hikayeden bile "sen yılansın, bende adamım" kavgası çıkaracak potansiyele sahibiz. Marifetliyiz anlıyacağınız. Yazısında düşmanının yaptığı iyi bir şeyi anlatırken ona sövebilme yeteneğine sahip columnist lerimiz her daim mevcut. Birisini kayıktan dalgalar alırken, diğeri cenaze kalkmadan kayıktaki yerini alıyor, hatta ilk kürekleri öyle çekiyor ki kayık neredeyse yönünü şaşırıyor. Kayıktaki diğer küreker columnist lerden bazıları eski kürek arkadaşını özlüyor, kayıktan atlamaya bile kalkıyor.
İşte yılan veya adamdan birisi bunlar.
Diğerleri ise her zaman iyi kayıkta dolaşan "öteki" leri kıskanıyor, kendini mağdur görüyor, daha küçük kayıkta, daha kalabalık olması zoruna gidiyor. Ama en azından deniz canlılarının kendisini daha çok sevdiğini biliyor.
Peki ne yapacağız bu durumda;
a. Kayıkları değiştireceğiz.
b. Kayıkları batırıp karada yaşayacağız.
c. İyi kayığın sahibi yılandır
d. Yılan diye sana derler.
e. Bu kavgalar biterse küreker ler ne iş yapar, böyle kalsın.
2 yorum:
yazık abi kayıklar batırılırmı yaa biz nerden ekmek yicez. Kayıklar batarsa sen nerden hit sağlıycan olmaz valla kesinlikle müsade etmem:))
yazık abi kayıklar batırılırmı yaa biz nerden ekmek yicez. Kayıklar batarsa sen nerden hit sağlıycan olmaz valla kesinlikle müsade etmem:))
Yorum Gönder